AGB Başkanı Johnson, TRT'ye yüklendi!
Önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek reyting ihalesi öncesinde, "AGB Pes etti", " AGB gitsin, kendine çeki düzen versin" gibi asıllı asılsız iddialara yanıt veren Johnson, TRT'nin kendi ölçümlemesini yapmasıyla ilgili olarak ise TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'i hayli kızdıracak açıklamalar yaptı. AGB'nin imajını zedelemek isteyenleri, kimlerin kendilerini neden sevmediğini, yapılacak ihale de "AGB" nin kazınıp kazanmayacağını, bu ihalede şike olup olmayacağını ve daha birçok konuda ilk kez Marketing Türkiye'ye açıklama yapan Johnson'ın AGB'yi yıpratmak isteyenlere ve eleştirilere işte yanıtı...
Craig Johnson; "İbrahim Şahin, reyting almak için çok para harcadı, aldığı sonuçlar ise ortada. Önceden İbrahim Şahin ‘Benim için reyting önemli değil' diyordu, sonradan ise bir anda reytinginden memnun olmaması biraz ilginç. Şimdi ise TRT kendi ölçümlemesini kendi yapacak. Bir devlet kanalının alternatif bir ölçüme sistemi isteyerek, halkın parasını harcaması çok sıradışı. Açıkcası böyle bir araştırmanın sonuçlarına, insanların ve sektörün de nasıl güveneceği de ayrı konu."
Röportajın tamamını 1 Eylül tarihli Marketing Türkiye'de okuyabilirsiniz...19.08.2009
Haberin bu kadarını gördükten sonra Mr. Johnson'a nacizane küçük bir önerim var. Bu üsluptaki bir röportajı hazır dergi baskıya girmeden geri çekmeli. 17 yıldır Türkiyemizde bu işi yapan bir uluslararası firmanın yeni ülke başkanı olarak böyle bir üslupla röportaj vermemeli diye düşünüyorum. Ayrıca TRT'nin ihale şartnamesini almış bir firma olarakta geri çekmeli.
Örneğin "... Bir devlet kanalının alternatif bir ölçüme sistemi isteyerek, halkın parasını harcaması çok sıradışı..." diyor. Benzer sözü daha önce Haber-Sen Başkanı'da söylemişti hatırlayacaksınız. Bu durumda, Mr Johnson'a bir devlet kanalının ne işi var TİAK'ta diye sormazlar mı ? Sorarlar. Peki ne diyebiliriz böyle bir durumda ? Ama o zaman bir lira veriyordu, şimdi 10 lira verecek mi diyeceğiz ? Daha fiyat bile belli değil. TRT yeni ihalesi nin sonucu ile ilgili resmi bir açıklama yapmadı. Yani korumaya çalıştığı Türk halkının 9 lirası mı ? Peki TRT, bu bedelleri kendi reklam gelirlerinden mi yoksa halkın vergilerinden gelen hesaptan mı ödüyor ? Ne kadar biliyoruz ? Bilmiyoruz.
Ayrıca TRT Genel Müdürü için "...İbrahim Şahin, reyting almak için çok para harcadı, aldığı sonuçlar ise ortada. Önceden İbrahim Şahin ‘Benim için reyting önemli değil' diyordu, sonradan ise bir anda reytinginden memnun olmaması biraz ilginç..." diyerek acaba konunun politik boyutuna mı işaret etmek istiyor. Belki de yakında RTÜK'ün ölçümleri yaptıracağını ve bundan da AGB'nin rahatsızlık duyduğunu söylerek taraf olduğunu belirtmiyor mu ? Diyelim önümüzdeki yıl RTÜK, yasanın ilgili maddesini işletti ve ölçümlerin kontrolünü eline aldı, AGB açılan ihaleye girmeyecek mi ? Bu durum bir ticari şirket için biraz değil fazlaca ilginç olmayacak mı ? Ayrıca reyting için yapılan program yatırımlarına ne kadar para harcandığı, bunların sonuçlarının ortada olması gibi konular fazlaca kişiselleştirilen ve duygusal noktalar değil mi ?
Ayrıca TRT'nin reyting hesabı yapması reklamveren, rekabet, program kalitesi, sektör ve izleyici açısından yararlı değil mi ? Ayrıca farklı şirketlere de yaptırılmasını doğru bulmasakta çıkacak sonuçları başta medya şirketleri** sonrada kanallar* en ince ayrıntısına kadar soruşturup araştırmayacak mı ? Sektör de reklam yatırımlarının yüzde 65'i bu medya şirketleri** yapmıyor mu ?
Medyanın mahallelere ayrılması için uğraş verildiği bir dönemde ajanslar, reklamveren ve sektör buna seyirci kalmamalı. Hatta AGB gibi sektörün sağlıklı büyümesine destek olan şirketlerin kızılcık şerbeti içmesi ama TİAK konuşmadığı sürece konuşmaması gerekmez mi ?
Mr. Johnson sektörde profesyonellerin bürokratlardan çok daha uzun süre (ortalama 10-12 yıl) koltuklarında kalabilmeyi başardıklarını fark etmiş olmalı. Acaba, açıklamalarını sayın Şahin üzerinden yaparken kendine kaç yıl, Şahin'e kaç yıl hesapladı ?
Mr Johnson'u şahsen tanımıyorum ama söylediklerinin bu kadarını bile okuduktan sonra akla gelenler bunlar. Röportajı bekleyip detayları göreceğiz. Yanılmayı diliyorum. Umarım söylenenler bunlarla sınırlıdır. Bulunduğum konum işin kişilere göre değil doğrulara göre yapılmasını gerektiriyor söylüyor. Bazen tamamen duygusal (!) olabilen bir sektörde doğruluk, tarafsızlık ve bağımsızlık taraf olarak nitelendirilebiliyor.
Aslında bu gelişmeler basına ilk yansıdığında Rekabet Kurulu'nun vakit kaybetmeden bir ön inceleme başlatması gerekirdi. Çünkü problemin ana nedeni reklam gelir dağılımındaki adaletsizlik ve haksız rekabet. Ama kurumun başında çok dosya ve müracaat varmış. Çalışan sayısı da yetersiz olunca, var olan dosyaları ve gelen şikayetleri incelemekten kendileri inceleme açamaz duruma gelmişler, yazık. Ne diyelim, görünen o ki herkes bildiğini yapmaya devam edecek. İnşallah herkes iyi niyetlidir.