Perşembe, Aralık 21, 2006

Okudukça aptallaşmak, yazdıkça akılanamamak...

"...Aptallaşıyoruz; okudukça, okudukça.Katılaşıyoruz*.."Uzun zamandır bozuk para yapamadığım bazı düşüncelerimi bu hafta Aksiyon Dergisi'nde yanyana gelmiş üç kelime olarak okuyunca birden heyecanlandım. İşte düşüncelerim üç kelime yani üç kuruş. Okudukça aptallaşıyoruz. Katılaşıyoruz.
Bu kelimeler bugünkü medya dünyamızı en iyi anlatan üç kelime. Okuyan, okudukça katılaşan ve ülke gündemini belirlemeye çalışırken fanatikleşen ve bundan da rating ve kazanç elde edenler. Fanatiklik bizim gibi yüzyıllar boyunca sürekli kendi kendini acımazca eleştirmiş, batıdan gelene hep hayranlık duymuş bir toplum için rating demek. Bu da bazı hamhalat* olmuş ama kendini bulunduğu toplumdan veya müşterisinden daha akıllı sanan insanlar için para, çok para demek. Onlar için her dönemde toplumsal bir bölünme mutlaka olmalı. Demokrasi adına çok seslilik adına hem de. Bölen onlar olmasa zaten birileri olacak. Bu birilerinin batıdan veya doğudan olmasındansa bizden birileri olması ve bu işin maddi kazancının da memlekette kalması adına daha iyi değil mi ! Onlar, bunun toplumun desteğini de alacağını söylüyorlar. Zaten beklenmedik ve çözümlenemeyecek kötü bir sonuç çıkarsa da bunun batı ve doğu bağlantılarını en esrarengiz şekilde senaryolaştırıp anlatmıyorlar mı ? Şu bizim medya varya, eğitim seviyesi orta seviyedeki gazete okurlarına Avrupa belki de Amerikalı meslektaşlarından çok daha iyi kamoyu ambalajı ve pazarlaması yapıyor. Her yazılarında ondan bundan, kitaplarının orasından burasından alıntılar yaparak okurlarını müthiş etkilediklerini düşünürler. İyi ki varsınız, siz olmasanız bunları nereden bilecektik misali okurdan takdir beklerler. On tane mail veya telefon gelse, herşeyi durdurup doğrucu davut kesilirler. Herşeyin en iyisini bilir, en doğrusunu bu ülke için söylerler. Ülkeyi götürmek istediğiniz yeri Mustafa Kemal Atatürk'ün muassır medeniyetler seviyesi olarak anlatırlar ama nedense yıllardır bir türlü Önderin vasiyetini yerine getiremeyiz.

Okudukça katılaşan ve fanatikleşerek, her şeyi hem de en iyisini bildiğini sanan bilgili ama manevi doygunluğa ulaşamamış sevgili medya yazarlarımız, okudukça, okudukça aptallaşıyorsunuz ama yazdıkça akıllanmıyorsunuz. Sizi okuyanları da aptal sanıyorsunuz ama okurlarınızı yıllardır hala tanımıyorsunuz. Oysa onlar sizi kendilerinden daha iyi tanıyorlar çünkü hergün sizleri okumak için zaman ve para harcıyorlar. Sizlerin daha başarılı olmanızı istiyorlar çünkü bir ülke ancak medyası kadar güçlüdür.


*Bu sözleri söyleyen İletişim Bilimleri'nde "Philosophy of Culture" dersimin hocası Ahmet İnam. Bana felsefeyi sevdiren, her hafta Ankara'dan Eskişehir'e yarım düzine öğrenci ve iki saatlik bir ders için gelen ve gülümsemesi hiç eksik olmayan Felsefeci Ahmet Hoca. Teşekkürler Hocam. Paramı bozduğunuz için. Düşüncelerimi daha anlaşılır ve kullanılabilir hale getirdiğiniz için.


Bilgi: Röportajındaki tam cümle şöyle; "... aptallaşıyoruz; okudukça okudukça...katılaşıyoruz. Fanatik insanlar haline geliyoruz. Bu da bilimi tanımamaktan kaynaklanıyor..."