Pazar, Nisan 12, 2009

Ahmet Hakan, Hürriyet'ten Ahmet Hakan'dan Köşerlik Öğütleri

Popülerlik adına her topa giren genç köşerlerimiz var biliyorsunuz. Abilerinden ablalarından öğrendikleri yöntemleri şimdi onları geçmek için kullanıyorlar.  Takdir edilesi bir çaba. Birbirlerine pas atarak, farklılık adına herşeyi hiçe sayarak, kelimelerle küfrederek dikkat çekiyorlar. Her programa çağrılmayı bekleyen ve genç yaşta herkese akıl dağıtan bu arkadaşlarımız yeni neslinde temsilcileri aynı zamanda. Nasıl olmasın ülke nüfusunun yüzde kırkdördü yirmidört yaş altı gençlerden oluşunca gelecek nesillere de yatırım olsun değil mi ?Bir de köşerliğe giden yol artık eskisi gibi uzun yıllar haber merkezlerinde çalışmakla olmuyor. Çünkü iyi bir köşe yazarının yetişmesi için uzun yıllar gerekiyor. Bizim ise bu kadar zamanımız yok. Ayrıca hem yazıyor, hem tecrübe kazanıyor, hem de okunuyorlar fena mı ? Gelecekte köşerlik meslek okullarında derste verirler nasıl olsa. 

Son on yıl içinde yapılan bütün okur araştırmaları gençlerimizin gazete okuma seviyelerinin yeteri kadar yüksek olmadığı gösteriyor. Ben bunu öğrencilerimde görüyor, derslerimde yaşıyorum zaten. Fatih Altaylı bu konuya bir seminerde çok güzel bir çözüm getirdi ve bu gençler nasıl olsa çalışmaya başlayınca gazete okumak zorundalar ve okuyorlarda dedi. İnşallah okurlar ne diyelim. Ama şunu biliyorum ki bu genç köşerleri bizim gençler değil, orta yaş üzeri okuyor. Denemesi bedava sizde deneyin sizde görün. 

Peki kim bunlar, ortak özellikleri neler ? Genç köşerlerimiz son on yılda medyada oluşturulan televole kültürünün çocukları bunlar. Biri kirli sakallı, biri pek parlak, biri degajeli, biri yırtmaçlı.... 

Bu arkadaşların içinde çok popüler olduğunu düşünenlerden Ahmet Hakan (Hürriyet'ten Ahmet Hakan demek istedim)  11 Şubat 2009 Çarşamba günkü köşeciğinden hakikatli bir yazar olmanın kurallarını eski arkadaşı Akif Beki'ye ithafen yazıverdi sağolsun bizde öğrendik. Bende bu yazı sadece gazetenin köşeciğinde kalmasın diye sizinle paylaşıyorum. 

Ama önceden uyarayım, okurken içinizden "Bir gazetenin gencecik, körpecik, abilerinin ablalarının ham yapmak için diğer köşe başında beklediği genç köşerleri, gazetenin köşesine bağlanmış ve bunları yapmazsa asla hakikatlı olamayan zavallı mı? " duygusu geçerse asla bu duygunuzu ciddiye almayın. Ya da New York Times, The Guardian gibi gazetelerin köşe yazarlarından biri de benzer bir yazı kaleme almış ve sizde bunu okumuşsanız ciddiye alın. Siz bilirsiniz yani... İşte size genç ve hakikatlı bir köşer olmanın 5N 1K formülü gibi başarı sırları ve ortak özellikleri; Yani hangi genç köşer; ne yaparsa, ne zaman yaparsa, nasıl yaparsa, nerede yaparsa, niçin yaparsa, kiminle yaparsa daha hakikatli yazar olur ? 

"Kalemini korkak alıştırmayan. Överkende yererkende sonuna kadar abanan. Çaktımı tam çakan. Açık ve açıktan yazan. İsim veren. Özellikle; hata yapan, özür dileyen, kavga eden, meydanı gümbürteten, gücendirmekten korkmayan, pişmiş aşa su katan, yangına benzinle giden ve bir çuval inciri berbat eden. İnsan değil ilkeye saygılı kalan. Bir ayağı kendi, diğer ayağı öteki mahallede olan. Sır tutmayan. Elindeki bilgiyi okuruna aktarmayınca midesi bulanmayan. Herşeye ama herşeye sadakatsiz olan. Kendi değil yazının namusunu önemseyen. Kibirsiz, misyonsuz, cemiyetsiz ve yanlız "  

İsterseniz tekrar, tekrar okuyun. Pardon bu arada önemli iki noktayı unuttum. Yani yukarıdaki gibi yapacaksın ama " Okuruna samimi ve hakikatli " olacaksın. Bunları yaptın mı oldun demekmiş. Ama siz bu oldun'u  Hz. Mevlana'nın "Hamdım piştim yandım" tonlaması ile karıştırmayın lütfen... Ahmet Hakan'ın, Şeyh Edebali öykünmesiyle  "oldun, oldum ey oğul" diyor. ben bir şey demiyorum, ne haddime zaten...