Çarşamba, Ağustos 26, 2009

AGB'den Johnson Mektubu

Marketing Türkiye internet sitesi'nin (www.marketingturkiye.com) haberine göre AGB Türkiye Başkanı Craig Johnson, TV Reyting Ölçümleri ile ilgili Marketing Türkiye'ye bir röportaj vermiş ve TRT'ye yüklenmiş. Site, habere konu olan röportajın 1 Eylül 2009 tarihli sayılarında yayınlanacağını anons ediyor. Haber aynen şöyle; 
AGB Başkanı Johnson, TRT'ye yüklendi!

Şaibeli reytinglerle ve tartışmalarla son yıllarda gündemimize yerleşen AGB'nin Türkiye Başkanı Craig Johnson, sesizliğini bozdu. Köşesinden, "reytinglerle AGB oynuyor", "her şeyi AGB yapıyor, bu kurum bir işe yaramıyor" gibi eleştirileri izleyen Johnson, Star gazetesinde geçtiğimiz haftalarda yayınlanan "AGB Pes etti" haberini gördükten sonra ise Marketing Türkiye'ye konuşmaya karar verdi.
Önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek reyting ihalesi öncesinde, "AGB Pes etti", " AGB gitsin, kendine çeki düzen versin" gibi asıllı asılsız iddialara yanıt veren Johnson, TRT'nin kendi ölçümlemesini yapmasıyla ilgili olarak ise TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'i hayli kızdıracak açıklamalar yaptı. AGB'nin imajını zedelemek isteyenleri, kimlerin kendilerini neden sevmediğini, yapılacak ihale de "AGB" nin kazınıp kazanmayacağını, bu ihalede şike olup olmayacağını ve daha birçok konuda ilk kez Marketing Türkiye'ye açıklama yapan Johnson'ın AGB'yi yıpratmak isteyenlere ve eleştirilere işte yanıtı...
Craig Johnson; "İbrahim Şahin, reyting almak için çok para harcadı, aldığı sonuçlar ise ortada. Önceden İbrahim Şahin ‘Benim için reyting önemli değil' diyordu, sonradan ise bir anda reytinginden memnun olmaması biraz ilginç. Şimdi ise TRT kendi ölçümlemesini kendi yapacak. Bir devlet kanalının alternatif bir ölçüme sistemi isteyerek, halkın parasını harcaması çok sıradışı. Açıkcası böyle bir araştırmanın sonuçlarına, insanların ve sektörün de nasıl güveneceği de ayrı konu."
Röportajın tamamını 1 Eylül tarihli Marketing Türkiye'de okuyabilirsiniz...19.08.2009 


Haberin bu kadarını gördükten sonra Mr. Johnson'a nacizane küçük bir önerim var. Bu üsluptaki bir röportajı hazır dergi baskıya girmeden geri çekmeli. 17 yıldır Türkiyemizde bu işi yapan bir uluslararası firmanın yeni ülke başkanı olarak böyle bir üslupla röportaj vermemeli diye düşünüyorum. Ayrıca TRT'nin ihale şartnamesini almış bir firma olarakta geri çekmeli.

Ama öncelikle şunu belirtmekte yarar var. AGB, hala TİAK'a hizmet veren bir şirket durumunda ve sözleşmesi devam ediyor. Yani konu ile ilgili bir açıklama beklenen yer AGB değil TİAK. Ayrıca TRT hala TİAK üyesi. Eğer TİAK Kurulu bir araya gelmiş ve TRT'nin üyeliğini dondurmamışsa tabii. Ancak TİAK, hala sessizliğini koruyor. Bu sessizlikte sektörün TİAK'ın da AGB'den memnun olmadığı sonucunu çıkarması boşuna değil. Çünkü TİAK sözleşmesinde kimin ne tür açıklamalar yapabileceği belli. Ayrıca AGB'nin yeni dönem ihalesine girmesi (ki gireceklerini söylüyorlar) ve kazanması halinde böyle bir geçmişle nasıl sağlıklı bir gelecek inşaa edilecek ? İhaleyi diğer iki şirketten birinin kazanması halinde ise bugün yaşananları sektör nasıl yorumlayacak ?
Mr. Johnson'un açıklamalarını, bu ülkede onyedi yıldır tek başına TV reyting ölçümü yapan uluslararası bir şirketin kurumsallığına yakışan ölçülerde bulamadım. Merak ettiğim TIAK'ın bu röportajda onayı olup olmadığı ? Ayrıca neden iddia ve cevaplarını kurumsal bir dille "Kamuoyuna Duyuru" şeklinde gazete ve dergi reklamı ile duyurmadı ? Bu arada MT'yi de kutluyorum tabi ama AGB'ye yakışan bu olmaz mıydı ? Bu röportaja kimimle hazırlandığını bilmiyorum ama keşke konuya farklı açılardan da bakabilselerdi. 


Örneğin "... Bir devlet kanalının alternatif bir ölçüme sistemi isteyerek, halkın parasını harcaması çok sıradışı..." diyor. Benzer sözü daha önce Haber-Sen Başkanı'da söylemişti hatırlayacaksınız. Bu durumda, Mr Johnson'a bir devlet kanalının ne işi var TİAK'ta diye sormazlar mı ? Sorarlar. Peki ne diyebiliriz böyle bir durumda ? Ama o zaman bir lira veriyordu, şimdi 10 lira verecek mi diyeceğiz ? Daha fiyat bile belli değil. TRT yeni ihalesi nin sonucu ile ilgili resmi bir açıklama yapmadı. Yani korumaya çalıştığı Türk halkının 9 lirası mı ? Peki TRT, bu bedelleri kendi reklam gelirlerinden mi yoksa halkın vergilerinden gelen hesaptan mı ödüyor ? Ne kadar biliyoruz ? Bilmiyoruz. 


Ayrıca TRT Genel Müdürü için "...İbrahim Şahin, reyting almak için çok para harcadı, aldığı sonuçlar ise ortada. Önceden İbrahim Şahin ‘Benim için reyting önemli değil' diyordu, sonradan ise bir anda reytinginden memnun olmaması biraz ilginç..." diyerek acaba konunun politik boyutuna mı işaret etmek istiyor. Belki de yakında RTÜK'ün ölçümleri yaptıracağını ve bundan da AGB'nin rahatsızlık duyduğunu söylerek taraf olduğunu belirtmiyor mu ? Diyelim önümüzdeki yıl RTÜK, yasanın ilgili maddesini işletti ve ölçümlerin kontrolünü eline aldı, AGB açılan ihaleye girmeyecek mi ? Bu durum bir ticari şirket için biraz değil fazlaca ilginç olmayacak mı ? Ayrıca reyting için yapılan program yatırımlarına ne kadar para harcandığı, bunların sonuçlarının ortada olması gibi konular fazlaca kişiselleştirilen ve duygusal noktalar değil mi ?

TRT gibi kamu kurumlarının devletten karşılıksız yardım alarak sektörlerinde haksız rekabet oluşturmaları yıllardır en büyük problem olmadı mı bu ülkede ? O zaman kendi kazançları ile çarklarını döndürmeleri gerekmiyor mu ? Bunun için TRT'nin reklam gelirlerini artırmak yerine başka nasıl bir yol izlemesini bekliyoruz ki ? Bu yılki Araştırmacılar Zirvesi'nde reytingin artık tek başına anlam ifade etmediği yapılan kantitatif tüketici araştırmalarında da kanıtlandığı söyledi. Kaç reklamveren, yaptığı reklamın karşılığını satışta görmedikçe o mecraya reklam vermeye devam ediyor ? Reytingler istediği kadar yüksek çık-arıl-sın. Bunlar ortadayken kim, kimi nasıl ikna edecek söyler misiniz Mr. Johnson ? 


Ayrıca TRT'nin reyting hesabı yapması reklamveren, rekabet, program kalitesi, sektör ve izleyici açısından yararlı değil mi ? Ayrıca farklı şirketlere de yaptırılmasını doğru bulmasakta çıkacak sonuçları başta medya şirketleri** sonrada kanallar* en ince ayrıntısına kadar soruşturup araştırmayacak mı ? Sektör de reklam yatırımlarının yüzde 65'i bu medya şirketleri** yapmıyor mu ? 


Medyanın mahallelere ayrılması için uğraş verildiği bir dönemde ajanslar, reklamveren ve sektör buna seyirci kalmamalı. Hatta AGB gibi sektörün sağlıklı büyümesine destek olan şirketlerin kızılcık şerbeti içmesi ama TİAK konuşmadığı sürece konuşmaması gerekmez mi ? 


Mr. Johnson sektörde profesyonellerin bürokratlardan çok daha uzun süre (ortalama 10-12 yıl) koltuklarında kalabilmeyi başardıklarını fark etmiş olmalı. Acaba, açıklamalarını sayın Şahin üzerinden yaparken kendine kaç yıl, Şahin'e kaç yıl hesapladı ? 


Mr Johnson'u şahsen tanımıyorum ama söylediklerinin bu kadarını bile okuduktan sonra akla gelenler bunlar. Röportajı bekleyip detayları göreceğiz. Yanılmayı diliyorum. Umarım söylenenler bunlarla sınırlıdır.  Bulunduğum konum işin kişilere göre değil doğrulara göre yapılmasını gerektiriyor söylüyor. Bazen tamamen duygusal (!) olabilen bir sektörde doğruluk, tarafsızlık ve bağımsızlık taraf olarak nitelendirilebiliyor.

Bu arada, AGB Türkiye'nin bugüne kadar yaptığı tek iş TV Reyting Ölçümleriydi. O halde, ihale sürecine kadar, kaybetme ihtimalinide düşünürek bir B planı mutlaka yapmıştır. Bu planın başlangıç noktası hizmet çeşitliliğini artırmaktır. Yok eğer hala bir B planı yapmak için erken olduğunu düşünüyorlarsa, o zamanda bunun üç nedeni olabilir. Birincisi çok küçülecek ve yeni ihaleye kadar bekleyecekler. Bu durumda var olan kadroları TİAK veya TRT ihalesini alacak şirketler tarafından isdihdam edilecek. İkincisi, Türkiye Ofisi'ni gelecek ihalelere kadar kapatacak. RTÜK'te sayın Arınç'a verilen brifingte söylendiği gibi ülkeyi terk edecekler ve gelişmeleri merkezden takip edecekler. Üçüncüsü ise ihaleyi tekrar kazanacaklar. Şu anki gelişmelere ve rakip şirketlerin yetkililerine göre AGB'nin yeni ihaleyi kazanması çok zor hatta Mr. Johnson açıklamalarından sonra imkansız görülüyor. 

Mr. Johnson'un geldiği günden bugüne sektörü ve TİAK ile ilişkileri yeteri kadar iyi gözlemleyemediğini ve yönet-e-mediğini düşünüyorum. Bunda bir çok neden olabilir. İhale sonucu olumsuz bile olsa, 17 yıldır Türkiyemizde TİAK'ın onayıyla bu işi yapan AGB'nin hizmet çeşitliliğini artırarak faliyetlerine devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Diğer taraftan AGB'nin Araştırmacılar Derneği yönetimi ve üyeleri tarafından da böyle bir dönemde desteklenmesi gerekir. Onlardan da ses çıkmıyor. Nasıl çıksın ? Bir tarafta reklamveren, diğer tarafta mecralar, öteki tarafta ajanslar hepsi de müşterileri ve TİAK üyesi. Yani ? Böyle düşünerek desteklenmiyor ve suskun kalınıyorsa bu, AGB için söylenenlerin doğruluğunu onaylamak anlamına gelmez mi ? O zaman yakında AGB çalışanları hakkında soruşturma mı açılacak ?  


Aslında bu gelişmeler basına ilk yansıdığında Rekabet Kurulu'nun vakit kaybetmeden bir ön inceleme başlatması gerekirdi.  Çünkü problemin ana nedeni reklam gelir dağılımındaki adaletsizlik ve haksız rekabet. Ama kurumun başında çok dosya ve müracaat varmış. Çalışan sayısı da yetersiz olunca, var olan dosyaları ve gelen şikayetleri incelemekten kendileri inceleme açamaz duruma gelmişler, yazık. Ne diyelim, görünen o ki herkes bildiğini yapmaya devam edecek. İnşallah herkes iyi niyetlidir. 

*TİAK Kanal Aboneleri: ATV, Cine 5, Discovery Europe/Eng., Flash TV, Fox TV, HaberTürk, Kanal 7, Kanal D, Samanyolu TV, Show TV, Star TV, TRT 1 (Toplam 12)
**TİAK Ajans Aboneleri: Aegis Media, Altıncı Duyu, Cereyan Medya, Maxus, Maya İletişim, Media Maks, Mediacom, Mediaedge:cia, Mind Share, Optimum Media, Speed Medya, Starcom All Media, Universal Mc Cann, Veritas Medya, Zenith Media (Toplam 15)

Hiç yorum yok: