Cuma, Ağustos 07, 2009

Reklam Yatırımları Yüzde 25 Azaldı

Doksanlı yıllarda Manajans JWT'te çalışırken en çok önemsediğimiz konulardan biri de ülkemizdeki reklam yatırımlarını güvenilir rakamlarla reklamverenlerimize ve sektöre açıklanmasıydı. Bu konuda o tarihlerde ülkemizdeki tek güvenilir kaynak, Emre'nin başında bulunduğu Araştırma bölümümüzün çıkardığı titiz çalışmalardı. Araştırma bölümümüzdeki arkadaşlar, daha çok gazete kullanılan o dönemde, her gün günlük gazetelerdeki reklamları tek tek ölçümleyip bilgisayara kaydederlerdi. O bilgiler, daha sonra raporlaştırılır ve kitapçık haline getirilerek ilgili kişilere ve ayrıca sektörde isteyenlere gönderilirdi.

Düşünsenize, ülke reklamcılığın hızla geliştiği yıllarda, rakamsal veri tutulan bir ortam yok. Balık baştan kokarmış. Bu konuda ne reklamverenler ne de ajanslar elini taşın altına koymamış. Sektör hakkında bilgi sahibi olmak istediğinizde eliniz kolunuz bağlı. Çünkü yapacak bir şeyiniz yok. Çünkü bu işi yapan yok. Ajansların medya bölümlerinin yeni kurulduğu dönemlerden bahsediyorum. Ama E.Y. Acıman bütün zorluklara ve tüm masraflarına rağmen bu verilerin çıkarılmasını onaylamış ve sektörün ilk mecra ve müşteri özelindeki medya kullanımları raporlarıda işte böyle çıkarılabilmişti.

İkibin onlu yıllara geldiğimiz günümüzde ise hala bu konuda bağımsız bir veri üretilemiyor. Dedim ya işte balık baştan kokarmış. Şimdi diyeceksiniz ki Bilişim Adex var. Evet Bilişim var ama kastettiğim reklam alanları değil sizde biliyorsunuz. Gerçek yatırım rakamlarından bahsediyorum. Herkesin merak ettiği, kapalı kapılar ardında tahmini çıkarılmaya devam eden ve birbirini tutmayan rakamlardan. Bu konuda RD bir dönem çok çalıştı ama kimse gerçek rakamları söylemeye yanaşmadı. Onlarda güvene dayalı açıklamalarla artık yılda bir ya da iki liste açıklıyorlar. Yurtdışından ülkemizle ilgili bu tür bilgiler aradığınızda karşınıza Zenith'in verileri çıkıyor. Onlarında doğruluğu hakkında da birçok ajans ve mecra hala hem fikir değil. Nasıl olsun ki ! Ama hiçbir veri olmamasındansa kaynak belirtip geçmek daha kolay geliyor.

Sektörün STÖ'leri ne yapıyor ? Malesef TIAK, BIAK, RIAK, IAB'ı oluşturan sektör bağımsız medya yatırım harcamalarını çıkaracak organizasyonu bir türlü kurulamıyor. Neden ? Basit ifadesiyle kimse kimseye güvenmiyor. Güvenemiyor demiyorum dikkat edin, güvenmiyor. Neden ? Çünkü güvenmek kimsenin işine gelmiyor. Güven, bir kişinin veya kurumun işine gelip gelmemesiyle ilgili olmamalı. Ama öyle işte... Özet olarak, yıl 2009, Türkiye'deki gerçek reklam yatırımları ile ilgili rapor çıkarmaya kalktığınızda abolo,şobolo... gerisi humma...
A.M.A.C. olarak "...denetlenemeyen rakamlarla başarıya ulaşılamaz" demiştik ya, işte bahsettiğimiz tam da buydu. Yetmiş milyon nüfuslu bir ülke, 3 milyar dolarlık bir pazar. Dörtte biri çizginin altı, gerisi üstü. Kişibaşı milli gelir 12 bin, reklam yatırımı 40 dolar. gerisini siz düşünün.

Peki sektör neden bağımsız medya yatırımlarını ölçümleyemiyor ? Çünkü kimse bağımsız ve tarafsız bir ortam oluşturmak ve orada olmak istemiyor. Dilleri söylesede kalpleri istemiyor misali. Ama onlara sorsanız, medya hassas bir konu, patronların öncelikleri farklı deyip çıkaveriyorlar işin içinden. Yani dediklerinin arkasında duramıyorlarda nasıl olsa patronlara gitmez bu soru diye salınıyorlar. Kelli-felli, etek-ceketli insanlar yani... Ha bu arada hemen size gelişmiş ülke örnekleri verip hangi ülkede tam ölçümleniyor ki deyiveriyorlar. Sanki onlarda olmaması bizim içinde önemli bir ölçüymüş gibi. Atatürk onlara muassır medeniyetler seviyesine ulaşın ama geçmeyin demişte bizim haberimiz olmamış gibi. Ne yapalım ? Bizim gerçeğimizde bu. Hayırlı-sı olsun. Yeni nesle kadar bekleyeceğiz çaresiz. Bu arada unutmadan siz sektörün büyümesi ve önündeki engellerin kaldırılması için çalışın çalışabildiğiniz kadar. Ne demek se ! Aslında konunun tek çözümü var o da belli. Belki de ondan dolayı şimdilik kimse ses etmiyor ! Nedir çözüm ? "Bağımsız Medya Denetimi" Tek yol devrim yani. Ama medya devrimi.

Bu kadar kendimizi çuvaldızlamadan sonra konumuza dönelim. Eminim sektörde birçok kişi krizin ülkemiz reklam yatırımlarına etkisini merak ediyor. Bugün IAA Turkiye Chapter'ı üyelerine ilk kez yıllık bir iaamewsletter gönderdi. Başta Mehmet Ali Yalçındağ ve ekibine teşekkür ederim. Oldukça yararlı bir iletişim oldu. Bu mektupta en önemli ilklerden biri de, benimde kurulmasına ve çalışmasına önemli katkılar sağladığım, ülkemizin en önemli medya yatırımları kaynağı olan, DYG Reklam Platformu kaynaklı tablo oldu. Bu Platform, şu anda ülkemizdeki sektörün en büyük ve etkin bilgi kaynağıdır.

Aşağıda sizlerle de paylaştığım bu tabloda Ocak-Mayıs 2009-2008 karşılaştırmalı mecra özelinde yatırım rakamları ve değişim oranlarını bulacaksınız. Öncelikle bu bilgileri paylaştığı için DYH nezninde Mehmet Ali beye teşekkür ederim. Bildiğiniz gibi şimdiye kadar yaptığı rakamsal açıklamalarda kaynak belirtmekten hep kaçınmış ve ben dahil bir çok kişinin olumsuz eleştirilerini almıştı. Ama bu kez grubu adına bilemiyorum ama sektör için son derece faydalı bir iş yaptığını söyleyebilirim. IAA Başkanı olarak kaynaksız konuşmanın dayanılmaz rahatsızlığından sıkılmış olmalı. Çok faydalı bir iş diyorum. Çünkü, bu verilerin alt yapısının oldukça güçlü ve güvenilir olduğunu ben biliyorum. Bu bilgilerde satış sorumlularından, araştırma bölümlerine oradan da bilgi sistemlerine kadar birçok çalışanın ciddi uğraşısı var. Onlarda her bilgiyi titizlikle kontrol edip çapraz sorgulamalarını yaparak sisteme giriş yapıyorlar. Tıpkı doksanlı yıllarda Manajans Araştırma Bölümünün yaptığı gibi.

Diyeceksiniz ki rakamlarla oynanamaz mı ? Tabiki oynanır ama grubun halka açık şirketleri ve sahip olduğu pazar payı düşünüldüğünde bu şüpheciliğin sonu sizi nereye götürür bilemem. Bu verilerin hala benim dönemimdeki gibi çalıştığını biliyor ve diyorum ki, bu rakamlar sektörde sadece artı-eksi yüzde onluk bir sapma gösterir varın sektör için önemini siz düşünün.

Rakamlara bakıldığında iki mecra dışında artış olmadığını görüyoruz. Internet'in artık sektörde üçüncü etkin mecra olarak yerini alması şaşırtıcı değil. Yakın gelecekte MobilMedya (MobileMedia) olarak (TV+Cep Telefonu+Internet) bütünleşik ve interaktif mecra haline geldiklerinde pazarın yüzde altmışının üzerinde bir paya sahip olacaklarını düşünüyorum. Sinema'nın krize rağmen talebe paralel büyüme göstermesi de gayet sağlıklı görünüyor. Ama gazete mecrasının yüzde otuzbeşlik pazar payından yüzde yirmisekizlere bu kadar hızlı düşüşünü, strateji hatası ve düşüşün yönetilememesi olarak yorumluyorum. Ayrıca Basın Reklam Platformu ve Kırmızı'da olmasa düşüş daha mı fazla olurdu diye düşünmeden de geçemiyorum. Biliyorum siz yine, tabelaya bakalım, sonuç ortada bunlar pek işe yaramamış, diyebilirsiniz. Biliyorsunuz sürekli BRP ve Kırmızı'nın gazete mecrasına ve sektöre katkısı mutlaka açıklanmalı diye her fırsatta söylüyorum. Umarım açıklama bu tablodan sonra gelir de kafalardaki bir çok soru cevaplanır. Yoksa bu çabalar, başarısız hikayeler olarak sektörün tarih arşivlerinde yerini alır.
Bu rakamlarla bir de yıl sonu tahmini yaparsak. Yılın iki dönemini yüzde 45-55 diye olumlu oranladığımızda yıl sonunda 2 milyar dolar seviyelere ancak gelebileceğimiz görünüyor. Ama bunun altı gerçekleşirse yılı 500 milyon dolarlık bir kayıpla kapatmamız kaçınılmaz görünüyor.

Bu tabloda cevaplanması gereken en önemli soru; Nasıl oluyorda Amerika ve Avrupa gibi krizin derinden etkilediği ülkelerde reklam yatırımları, bizden daha az düşüş gösteriyor sorusuna cevap bulmaktır. Buna sektörün ileri-geri gelenleri; işte biz yıllardır aynı şeyi söylüyoruz, ülkede reklamın sürekliliğine hala inanılmıyor. Kesmeyin kardeşim şu reklamları diyoruz ama anlatamadık falan diyeceklerdir. Sorunun tek cevabı bu olmasa gerek.

Lütfen bu kez patronlara karşı olmasa bile kendimize karşı samimi olalım. Mecra-ajans-reklamveren arasında yıllardır var olan kişiye ve firmaya özel alım-satım ve özel anlaşma koşullarında uygulanan yöntemleri artık yeterli değil. Bağımsız medya denetimi olmadığı bir ülkede rasyonel ve serbest piyasa koşullarında işbirliklerinin olamıyacağını kabul edelim. Yılın geri kalanını kazanmak için gün, yıllanmış ve yıpranmış yöneticilerimizin yöntemlerini değiştirme günüdür. Rakamları doğru okuyalım, hedefleri kendimiz belirleyip gerçekleştirmekten vazgeçelim. Başarı için rakamların bağımsız denetlenmesine izin verelim. Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yaparak mutlu olmaktan vazgeçelim. Pazarlama yatırımlarımızı yönetirken bağımsız bir bilenden destek almak sizi ancak güçlü kılar unutmayalım.

Perşembe, Ağustos 06, 2009

TRT ve Reyting-1 ( Sektör ve TIAK )

TRT, reyting (rating) ölçümleri konusunda nihayet kararını açıkladı ve 17 Ağustos 2009 tarihinde bir ihale açtığını duyurdu. Öncelikle bu kararlarından dolayı sayın İbrahim Şahin'i tebrik ederim. Geçikmiş ama yerinde bir karar verdiler. Sektöre hayırlı olsun. Keşke, bu kararı yılın başında verebilselerdi. Çünkü aynı gemideyiz. Eğer kararı, geçtiğimiz Ocak ayı başında uygulamaya koymuş olsalardı, TRT yedi aydır kendi izlenme oranlarını ölçtürmüş, hem kendi hem de reklamverenlerinin merak ettiği bir çok soruya cevap bulmuş olacaktı. Şimdi sistemin uygulamaya geçebilmesi gelecek yılın ilk çeyreğini bulacak görünüyor.

Peki şimdi ne olacak ? Reklamverenler, medya ajansları, kanallar ve yapımcılar ya iki farklı kaynaktan gelecek reytinglerle daha sağlıklı planlama yapabilecekler ya da herkesin kafası karışacak. Tabiki dileğimiz herkesin daha sağlıklı ve sorunsuz planlamalar yapabilmesi. Ancak bu yeni yapının sektörde kabul görmesi demek en az iki yıl demek. Bu aşamadan sonra sadece TIAK ve TRT değil RTÜK'ün de yeni üstlenmeye çalıştığı rolüde dikkate alındığımızda tarafların kısa sürede anlaşması imkansız gibi görünüyor. RTÜK ile ilgili konuyu bir sonraki yazıya bırakarak şimdi TRT'nin bu girişiminin olumlu taraflarına bakalım.
  1. TRT bu girişimi ile televizyon izleyicisi ve reklamverenlerinin tercihlerini önemsediğini gösterdi. Bu, hem sektör hem de rekabet açısından çok önemli. " Ben bir devlet medya grubuyum, planlanan ve bana düşen programları en iyi şekilde yapar, yayınlarım. İsteyen bizi seyreder, isteyen diğerlerini. İsteyen reklamverir, istemeyen vermez, bütçe problemimiz yok" tavrının sayın Şahin döneminde devam etmiyeceği gösteriyor. (TRT'de PTT gibi Şahin döneminde kurumlar vergisi rekortmenleri listesinde sıralamaya girer mi dersiniz ?)
  2. Sektördeki araştırma yatırımlarını artırması açısından son derece olumlu.
  3. Televizyon ölçümlerinde karşılaştırılabilir verilerin ortaya çıkması hem sektör hem de reklamveren açısından olumlu.
  4. İhaleye işin uzmanı uluslararası firmalar katılabileceği gibi işin uzmanı tüzel kişi ve kurumlarında katılabiliyor olması olumlu.
  5. TIAK ihalesine girecek firmalar için bu ihale ikinci bir fırsat olması açısından önemli. Nielsen, GFK'nın buraya da teklif vermek istediklerini biliyorum. Ama AGB'de buraya teklif vermeli. Çünkü TRT'nin AGB ile ilgili olumsuz yorumlarının birçoğu TIAK'ın TRT'nin sorularına cevap vermemesinden kaynaklanıyor. TRT'nin amacının üzüm yemek olduğuna göre artık bağcıyla ilgilenmekten vazgeçmeli. Belli mi olur, gün döner TRT, AGB ile çalışır. O zaman ne olacak ?
  6. İki ihaleyi aynı firmanın veya farklı firmaların kazanması gibi iki durumda da sektör adına olumlu bir kazançtır.
Konunun olumsuz taraflar ise;

  1. AGB'nin TİAK'ın istediği ve sözleşme ile belirlediği kurallara göre bir ölçümlemeyi yaptığını biliyoruz. TİAK'ın AGB'yi başından beri yeteri kadar denetleyemediği ve bununda pek farkında (!) ol-a-madığını anlıyoruz. İhale şartnamelerine göre araştırma şirketlerinin iki ihaleye de teklif verebiliyor. Ayrıca bu firmaların duygusal davranma gibi bir lüksleri de yok.
  2. TRT'nin kendi ölçüm sistemini kurdurması sektörde çok seslilik ve rekabet açısından olumlu gibi görünsede 1,2 milyar dolarlık televizyon reklam pazarında tarafların restleşerek ihaleler açmaları tam bir olumsuzluk. Zira bu kadar küçük bir pazarda iki veya daha fazla reyting ölçümleme sisteminin kurulması aynı zamanda zor ve yorucu süreç. Bu süreç alternatif ve interaktif medya kullanımını artıracak ve daha düşük bütçelerle daha etkin erişimler elde edecek olan reklamverenlerin televizyon kullanımını azaltacaktır.
  3. TRT'nin uzun yıllardır sektörle ciddi bir iletişim problemi yaşadığını biliyoruz. Bunun nedenlerinden biri de Ankara merkezli yönetim sergilemeleridir. Bir diğeri buna parelel kadrolarında sektörü bilen veya sektörün bildiği uzman kişilerle çalışmamaları dır. Yeni süreçte başarılı olmak istiyorlarsa bu eksikliklerini hızla düzeltmeleri gerekir.
  4. TRT'nin ölçümleme sistemleri ile ilgili ciddi bir ön hazırlık yaptığı anlaşılıyor. Bu hazırlıkların sektör açısından değerlendirmesinin tek taraflı veya sadece TİAK ölçümlerine itiraz eden düşük erişimli kanallarla yapılmaması gerekir.
  5. İhale şartnamesine göre düşünülen sistemin 2009 yılında 15 ilde 2684 haneye konulacak panellerle ölçümleneceği belirtiliyor. Oysa bu noktaya gelinmesinin nedenlerinden biri de il ve hane sayısının azlığıydı. Şimdi sadece illeri değiştirerek hareket edileceği anlaşılıyor. Bu da TÜİK 2007 rakamlarına göre ülke tüketimin yüzde ellisini İstanbul (yüzde 23,1), Ege ( yüzde 15,1) ve Akdeniz (yüzde 12,6) olduğu düşünüldüğünde il seçiminde seçilme kriterin tüketimden nüfus yoğunluğa kayması kaçınılmaz görünüyor. Dün en fazla tüketim harcaması yapanlara göre olan tercih şimdi nüfus yoğunluğuna göre tüketim tercihlerine dönüştürülmüş olacak. Bunun yeteri kadar tartışılmadan verilmiş bir karar olması sektör adına olumsuz.
  6. Konunun medya ajans iletişimi boyutunun yetersiz olması
  7. ...
Bu arada sektör olarak bizim de acil olarak düzeltmemiz gerekenler noktalar var.

TIAK'ın 17 yıl sonra da olsa bir an önce yasal bir yapıya kavuşması. TIAK ve BIAK'ta medya ajanslarını ve mecraları temsil edenlerin teknik, planlama, satınalma boyutlarını bir an önce öğrenmeleri veya bilenlerle temsil edilmeleri. Reklamverenlerin TIAK'ın yönetim değil denetim yapısı içinde olması.TIAK ve BIAK gibi oluşumların IAA çatısından ayrılıp IAB gibi bağımsız tüzel kişiliklere kavuşturulması.
Umarım IAB'ın tüzel ve resmi kişiliği tamamlanmıştır. IAB, TIAK, BIAK gibi oluşumların başkanlığının bir ajans başkanı veya reklamveren temsilcisi tarafından yapılması oldukça düşündürücü ve sağlıksızdır. Eğer karar tarafsızlık adına alınmış ise daha da düşüncürüdür. Bu tür platformların başkanlığının dönüşümlü olarak medya şirketi yöneticilerinin yapması daha sağlıklı olacaktır.



KENDİ REYTİNG ÖLÇÜM SİSTEMİNİ KURMAYA HAZIRLANAN TRT DİĞER KANALLARA DA ÇAĞRI YAPTI

TRT'nin kendi reyting ölçüm sistemini kurmak üzere ihale açtığının medyada yer almasının ardından bir açıklama yapan TRT, diğer kanalların da sisteme katılabileceklerini duyurdu.


TRT Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklama şöyle:

TRT, REYTİNG ÖLÇÜM SİSTEMİNDE ÇIĞIR AÇIYOR

TÜRKİYE YEPYENİ BİR REYTİNG ÖLÇÜM SİSTEMİNE SAHİP OLUYOR

Hızla büyüyüp ve uluslararası bir medya kuruluşu haline gelen ve bünyesinde 9 televizyon kanalı bulunan TRT’nin hangi sıklıkla kimler tarafından izlendiği tam olarak bilinememektedir.

Türkiye’deki mevcut izlenirlik ölçüm sistemine göre; reklam verenler, reklam ajansları ve televizyon kanallarının katılımıyla oluşturulan ve hukuki statüsü bulunmayan bir kurul; yabancı bir şirkete izlenirlik ölçümü yaptırıyor.

Türkiye’deki mevcut izlenilirlik araştırmalarının tamamen ticari gaye gütmesi ve verilerin çelişmesi nedeniyle kamuoyu tarafından sistemin doğruluğu sorgulanmaktadır.

Bu yüzden de TRT kanallarının izleyiciye ne oranda ulaştığı, izleyicinin ihtiyaçlarına cevap verip veremediği; izleyicilerin yayınlarımızın kalitesine ilişkin tutumlarının ve görüşlerinin ne olduğunun araştırılması için TRT; açık ihale sistemiyle yeni bir izlenirlik araştırma sistemi geliştirecektir.

17 Ağustos 2009 tarihinde yapılacak ihaleden sonra 15 ilde 2 bin 684 denek tespit edilip izlenirlik araştırmaları son teknoloji kullanılarak; doğru ve etkin biçimde yapılacaktır.

Türkiye’nin güvenilir, etkin izlenirlik sistemine kavuşması için ihale açan TRT, yeni sisteme katılmak isteyen televizyon kanallarının da izlenirlik ölçümünü “ortaklık yöntemiyle” ya da “ücretli çalışma” sistemiyle yapabilecektir.

Kamu yayıncılığı sorumluluğu bugüne kadar hakkıyla yerine getiren TRT; yeni reyting sistemiyle de Türk medyasındaki izlenme oranlarındaki “güvenilirlik sorununu” çözecektir. TRT yasalarına uygun olan yeni izlenirlik ölçüm sistemleri, mevcut sisteme göre de oldukça ucuz ve güvenilir olacaktır.

Kaynak: Medyatava 05.08.2009 17:54:00


http://www.trt.gov.tr/Duyuru/DuyuruDetay.aspx?DuyuruKodu=c78efc5a-4bca-4bcf-874f-a353cd3115ec