Salı, Temmuz 07, 2009

Sizin platforma reklamveren indi mi ?

Terzi söküğünü dikemez diye bir atasözümüz vardır bilirsiniz. Bazen kelimeler kifayetsiz kalır, ne söyleseniz fayda etmez ya, işte o anlarda aklımıza gelir ve bu sözü söyleyiveririz. Hem konuyu özetler hem de rasyoneli olur. İşte bu da öyle bir durum.

Ülkemizdeki medya dünyasından bahsediyorum. Yani, söküğünü dikemeyen ama herşeyi pek bilen bizlerden. On olması gerekirken hala üç milyar dolarlık bir pazarda bir ileri iki geri gidenlerden... Bu arada yazımın konusu reklamverenler olmadığı için sözüm meclisten yani reklamverenlerden dışarı.

Platform, bildiğiniz gibi Fransızca kökenli "plate-forme" den geliyor. TDK Büyük Türkçe Sözlük'te (http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=platform+&ayn=tam) 1. Yüksekçe yer, 2.Büyük çaplı tabakaların çarpılması ve bunun sonucunda oluşan hafif eğimlerle nitelenen jeolojik yapı tipi, 3. Bir siyaset programında, dayanılan düşünce veya düşüncelerin tümü. olarak tanımlanıyor.

Şimdi Paltform da nereden çıktı demeyin lütfen. Çünkü yine Basın Reklam Platformu'ndan bahsedecek ya zemin oluşturuyor derseniz daha çok sevinirim. Gerçekten yine o platformdan bahsedeceğim. TDK tanımına göre bizim platform 3. olarak tanımlanan anlamda kullanılmış.

Ama ben bu platformları biraz da binaların tepesine veya bahçesine kurulan helikopter platformlarına benzetiyorum. Bütün mecralar büyüklü küçüklü inşa ettikleri bu platformlarla reklamverenlerin ilgisini çekmeye çalışıyorlar. Bazıları ise birleşerek daha büyük platformlar oluşturuyorlar ama helikopterden inen reklamvereni kolundan tuttuğu gibi kendi tarafına çekmek ve müşterisi yapmak içinde uğraşmaktanda geri kalmıyorlar. Harem Terminali gibi yani... Sanırsınız ki o platforma indiğinizde size farklı bir hizmet sunacaklar. Sizi hedefinize en rahat ve güvenli ulaştırmak için ciddi ciddi oturup düşünmüş, çalışmış, hiçbir masraftan kaçınmamışlar. Yani amaç sadece bir araya gelmek ve büyük bir platform oluşturarak reklamverene; bak birlikteyiz, eskisi gibi bizi hırpalamana izin vermeyeceğiz ha demek değil de bak BRP den gelir ve bizi daha fazla tercih edersen satışlarını artırmanı sağlamak için yeni imkanlar hazırladık, demek istiyorlar sanırsınız ama öyle değil sanırım. Hem bir araya gelince Rekabet Kurulu falan devreye girer ve sonra "hey siz ne yapıyorsunuz orada, dağılın çabuk" diyebilir değil mi ?

Neyse bu 3. maddeyi biraz değiştirerek tanımlarsak; Belli bir programda, dayanılan ortak düşüncelerin ve tarafların tümü. Basın reklam Platformu'nun amacı; ülkemizdeki basın reklamlarını artırmak ve sektörü büyütmek. Çok güzel. Hele bir de yıllardır bir araya gelemeyen 22 günlük gazetenin bir araya gelmesi ve patronlar arası ilişkilere rağmen hala yıkılmadan faliyetlerine devam etmesi şapka çıkartılacak bir birliktelik. Allah nazardan korusun.

Ayrıca beş yıl önce WAN'da, bir sos markası ( TV reklamvereni, yüzde beşin altında pazar payı) için sunulan örnek çalışmayı ülkemize taşıyarak Panda gibi bir TV reklamverenine uygulamaları da müthiş. Gerçi Panda'nın pazar payı o kadar küçük değil ama olsun. Basın Reklam Platformu bu örneği uygulama başarısı gösterdi ya...

Aslında platform ile ilgili Şubat ayında birşeyler yazmış ve bazı arkadaşlarla da bunu paylaşmıştım. Akıl ücretsiz olunca saygınlığı da olmuyormuş malesef. Neyse işte bu yeni kampanyayı takip ederken yazmamak için çok uğraştım ama olmadı. Kampanya yine sadece platform üyesi gazetelerde ve yine güncel mesajlarla sadece tebessüm etmemizi sağlıyor. O kadar...

Kampanyanın başlıkları "......., ...... için kışı beklemiyor" kampanya mesajı ise "Gündem yazın da devam ediyor. İnsanlar yazın da gazetelerini takip ediyor. Evde, işte, tatilde, uçakta, otobüste, okuyorlar, paylaşıyorlar. Bunca okur, gazetesini önüne almış, rahat rahat, uzun uzun, okurken ve reklamları incelerken... Sizin markanız, sizin reklamlarınız neden kışı beklesin ?" Başlıktaki önemli kelime renkli, metin siyah beyaz, imza; Basın Reklam Platformu... Eeee ?

Platform, 22 günlük gazetesi ile bu kez, hem global krizin (bunu ben gizli mesaj olarak kendim ekledim) hem de mevsimselliğin etkilerini en aza indirgemek için uğraşıyor. Mesaj haydi doğru diyelim ama mecra yanlış. Çünkü mesajın hedef kitlesi olan reklamveren bu dönemde gazeteye reklam vermemeyi tercih ediyor. Bir bildiği olabilir mi ? Yıllardır var olan bir alışkanlık, klasik bir reklam kampanyası ile hem de sadece gazetelerde hem de sadece ekonomi sayfalarında yayınlanan reklamlarla değişebilir mi ? Ayrıca 1'e 2 ya da 2'ye 4 uygulaması yaptığınızı cümle alem bilirken. Kriz döneminde üstelik... Bir de olaya farklı bir açıdan bakabilsek. Bu kampanya, böyle devam ederse, Temmuz ayında basına en çok reklamveren firmalar listesine girmeleri dışında bir işe yaramayacak.

Böyle giderse sevgili Serdar Erener'in bu yılki Araştırmacılar Zirvesinde söylediği " Br bk blmyrz" tezi bir kez daha doğru çıkacak. Bu konuda ısrar eden platform üyelerine Martin Lindstrom'ün "Buy-ology" kitabını (Türkçesi Optimist'ten çıktı 25 TL.) okumalarını tavsiye ederim. Benim söylediklerim yerine konuyu bir de Martin'den dinlerlerse ya da okurlarsa 25 TL verdikleri için belki güz döneminde yapacakları kampanyada fayda sağlayabilirler ne dersiniz ?


Hiç yorum yok: