Salı, Kasım 18, 2008

Medya Terörü

Son aylarda medyanın kendi arasında yaşadıklarına artık bir dur demek gerekiyor. Dur diyebilmek içinde önce bunun bir adını koyalım. Bunun adı e-y-g muhtıra değil medya terörü dür.  Gerçi sayın Veysel Batmaz, Nuriye Akman röportajında "...reyting terörü, silahlı terörden daha tehlikeli..." demiş. Oysa, reyting terörünün ana nedeni, medya terörüdür. Reyting terörü, bunun sadece alt açılımlarından biridir. Bunun bir ülke için normal terörden çok daha vahim sonuçlar doğurabileceği bütün uzmanlar biliyor. Yanlış anlaşılmasın bu terörü medya isteyerek ve sonuçlarının nereye varacağını hesap ederek çıkardı demiyorum ama sonuçları ortada.  
Ülke medyamız her gün daha fazla alanını kendi terörüne ayırıyor. Yani konuyu topluma mal etmeye çalışıyor ve taraf olmasını istiyor. Aynı zamanda kendi okurunu aptal yerine koyuyor. Sormak gerekiyor, medyanın kendi arasında yaşadığı bu seviyesiz ilişkide kamuoyunun rolü nedir ? Hergün bütçesinden otuz, kırk kuruş ayırarak dünyadan ve ülkesinden haber almak ve yorum okumak isteyen tüketiciye, kendi aralarındaki seviyesiz sözleri haber, patronlarını temize çıkarmak için yazılan yazıları da yorum diye sunmak ve sonrada vaktinizi aldık özür dileriz diyerek alkış beklemenin başka bir tanımı olabilir mi ? Sevgili medya, bu tüketici size kendi aranızdaki bu tanımsız ilişkiyi okumak için mi bedel ödüyor ? Bundan emin misiniz ? Araştırmalar hiçte öyle söylemiyor. En son Zaman'ın Millward Brown'a yaptırdığı araştırmanın paylaştığı kadarına bakarsanız cevabını orada görürsünüz. Ya da bu ülke insanının ne zamandan beri Posta okuduğuna ve televizyonda magazin ve dizi seyrettiğne bakmanız yeterli. Posta, bir ihtiyaçtan mı yoksa bir tepkiden mi bugünkü büyük başarısını elde etmiştir ? Bunları araştırdığınız da ulaştığınız sonuçlar ancak size mesleğinizdeki doğru yolu gösterebilir. İslamiyet, Atatürk,  Alevilik, Kürtçülükle daha ne kadar dış güçlerinin ekmeğine bal süreceksiniz.  Daha ne kadar, sokakta yaşanmayanları yazacak ve yazdıklarınızın da yaşanması için hiç bir masraftan kaçınmayacaksınız ? 
Peki bu terörü kim durdurabilir ? Evet, medyanın yöneticileri ve patronları. Ama öncelikle yöneticileri. Düşünsenize medya patronları değişiyor ama terör bitmiyor, üslup değişmiyor. Çünkü klavye hep aynı insanların elinde. Yeni gelenlerde zorunlu olarak hızla onların arasına karışıyor. Bu ülkede yasama, yargı, yürütme hatta hükümet medyanın iki satırının arasına bakıyor. İstediği zaman 3Y'nin koruyucularına istediği gündemi tartıştırıyor. İstediği zaman meclisine ve vekillerine dondurma külahını uzatarak istediği demeçleri alıyor. İstediği yaptırabilmek için ülkesini, devletini vatandaşını hiç düşünmeden yaftalayarak dünyaya afişe edebiliyor. Bunun bitmesi için  gerçekten istemesi gerekiyor. Tüketici, bu seviyesiz ilişkinin ana nedeninin ticari bir rant kavgası ve kaygısı olduğunu, bunun da kendisinin verdiği vergilerle ayakta duran tek cumhuriyet, tek bayrak ve tek devletten elde edildiğini biliyor. Yani ülkenin medyası son yirmi yılda işi gücü bıraktı devletini mi soymaya çalışıyor ? Öyleyse bu rant ve sebeb olduğu medya terörü, ülkeyi yok edene kadar sürecek mi ? O gün  inançtan, laiklikten, cumhuriyet ve bayraktan yani devletten geriye ne kalacak ? Peki o gün yazılarınızı yine  St.German'deki veya Teşvikiye'deki o ünlü cafelerden aynı heyecanla yazabilecek misiniz ?     

Hiç yorum yok: