Bir ülke medyası kadar güçlüdür. Bu sözü daha öncede söylemiştim. Ama bu kez, biraz daha farklı söylemek istiyorum. Çünkü bu güzel ülkenin medyası, ülkeye kalıcı zararlar vermeye başladı ve zarar her geçen gün artarak devam ediyor. Çünkü sonunda, medyamız yargı görevini de üstlendi. Yani bundan sonra kim tutar bizim medyayı misali.
Medyamız bütün bunları ülkenin milli birlik ve beraberliğini korumak, laik cumhuriyet ilkelerine hizmet etmek, ülkeyi muassır medeniyetler seviyesine yükseltmek için yapıyor ! Yoksa şüpheniz mi var ! Ülkede artık herşey hızla eleştirilebilir oldu ? İlk sözü kim söyledi yarışı başladı. Kutsal ve saygı duyulması gereken inançlar, kişi ve kurumlar dahil herkes ve herşey hızla hem de fütursuzca eleştiriliyor.Yakında olumsuz eleştirilmedik kimse ve hiçbirşey kalmayacak. Ben de şimdi içinde bulunduğum medyayı olumsuz eleştireyim bakalım sonuç ne olacak ?
Sizce, medyamızın bu olumsuz tutumunun sonu nereye kadar gidecek ? Yalan yanlış bilgilerle bu kadar olumsuz tutum içinde olmak ülkemize bugüne kadar ne yarar sağladı, şimdi ne sağlıyacak ? Son örnek, tabiki Aktütün Karakol Baskı. Olayın üzerinden yeterli zaman geçmeden, yeterli bilgi ve belgeye ulaşmadan kimi Hava Kuvvetleri Komutanı'nın istifasını kimi de özür dilemesini istedi. Adı da Golfçü Paşa oldu.
Bunu yaparakta cümle aleme gazetecelik dersi verdiler. Bana göre ise "erken öten horoz... diye başlayan atasözümüze güzel ve yeni bir örnek oldular.Te o ka...
Bize mektepte bir olay karşısında soğuk kanlı, sağ duyulu ve sabırlı olmayı, o olayı haber yapabilmek için onu tam anlamak ve tamamlamak gerektiği, bunun için de bütün kaynaklardan araştırmayı ve çıkan sonucun da ülkenin milli birliği ve beraberliğine, inançlarına ters düşmemesi gerektiği öğretildi. Şimdi tekrar hatırlayalım istifaya çağrılan kişi kim ? Olayın üzerinden ne kadar süre geçmiş ? Hangi bilgi ve belgeler doğrulanmış ? Çekilen fotoğrafın öncesinde ve sonrasındaki kareler, zaman kaydı hangi kaynaktan doğrulanmış ? Şehitlerimizin kanı orada dururken, bu işin sorumlusu olarak bir ülkenin en üst rütbeli subaylarından birinin istifası bu kadar hızla istenebilir mi ? İstemeyenin bir yüzü, olmayan zenci mi ?
Yani yıllardır ülkesini koruma görevi üstlenmiş, sicili en temiz olanlardan biri, daha göreve yeni gelmişken bu kadar hızla harcanabilir mi ? Hem de ülkenin saygı duyulması gereken kurumlarından birini temsil ederken. Kişiye saygı yoksa kuruma da mı saygımız yok? Neymiş golf oynuyormuş. Evet çok medyatik bir neden. Ama te o ka... Özel bir yurtdışı gezisinde veya hasta yatağında olsaydı yine aynı olumsuz tutumu sergiliyebilecekmiydik ? Beyler, Türk Basın Tarihinin yakın dönemi Simavilerden bugüne onlarca şaibeli olayla doluyken nasıl olurda insanları ve kurumları bu kadar hızla ve taraflı yargılayabiliriz ? Bu tutum gerçekten ülke yararına bir karar mı ? Öyleyse Amerika'da basın, 11 Eylül saldırıları sonucunda kaç komutanın istifasını istedi ? Kimler istifa etti ? Hiç bakmazmısınız arşivlere ve aynaya ? Evet, bir ülke de Cumhurbaşkanı da, askerlerde olumsuz eleştirilebilir. Ama bu tür kurum ve kişileri eleştirirken magazin gazeteciliğin üzerinde araştırma yapmak ve sabırlı olmak gerekmez mi ? Diğer taraftan insana sormazlar mı, bu güne kadar kaç yazı işleri müdürü çok önemli olaylarda görevinin başında olmadığı için istifa etti ? Kaç Genel Yayın Yönetmeni Golfçü, Şarapçı, Pipici diye ünvanlar aldı ?
Kendimize ekonomik olarak örnek aldığımız ülkelerin ana mecralarına dönün bir bakın isterseniz. Amerika, Japonya, İngiltere, Almanya, Fransa hangisinde medya kendisiyle ve ülkesiyle bu kadar uğraşıyor ? Hangisi bizim kadar olumsuz bir tutum içinde ? Hangisinde bu kadar yalan yanlış habere ve olumsuz eleştiriye medya yönetimleri prim veriyor ? Hangi medyanın ekonomi bölümleri patronlarının iş takibini yapıyor ? Hangi ülkenin medya patronları bu kadar gündemde ? Hangi medya patronlarına bir eleştiri yapıldığında o mecranın bütün köşe yazarları patronlarını savunmak için uğraşıyor ?
Bu soruları, ders verdiğim üniversite üçüncü sınıf öğrencilerimin bana "medyaya inanmıyoruz hocam, çünkü..." diye başlayan daha onlarca sorusunu ekleyebilirim.
Bu ülke muassır medeniyetler seviyesine olumsuz değil ancak olumlu tutumlarla ulaşabilir. Bu da güvenilir, tarafsız, şeffaf ve güçlü bir medya ile mümkün. İsterseniz bugünlerde okuduğunuz yönetim, iletişim kitaplarına dönün bir bakın. Hangi olumsuz tutum, olumlu bir tutumu tetikliyor ve istenilen olumlu sonuca götürüyor ? Yok bu tür kitaplar okumuyorsanız o zaman aile veya özel ilişkilerinize bakın. Aileniz, eşiniz, sevgiliniz veya çocuğunuz için doğru olduğuna inandığınız hangi faydalı işi, onları hızla yargılayarak ve olumsuz tutumla çözdünüz ? Eğer bu olumsuz tutumunuz ülke için, insanlar içinse ve doğruysa şimdiye kadar istifa etmesini istediğiniz kaç insan görevinden ayrıldı ? Örneğin bizim takımın başkanı sayın Demirören hala niye görevde ? Yoksa bu olumsuz tutumunuzu başka özel nedenleri mi var ? Yoksa reklamcılarınızın gazetelere (!) daha fazla reklam alabilmek için verdiği "Kimler Gazete Okumaz" daki özelliklere sahip kırbeş milyon insanın yaşadığı bir ülkede yaşamaktan mı sıkıldınız ? Bu ülke insanını hala sizi beş kuruşluk promosyona satan eğitimsiz ve göbeğini kaşıyan pijamalı lar olarak mı görüyorsunuz ?Onlar her gün sizi değilde, Pınar Süt, Coca Cola, Nescafe, Erikli, Uno alıyorsa bu olumsuz tutumunuzla sadece ülkenizi ve kendimizi de rezil ettiğinizle kalmıyor musunuz ? Te O ka...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder