Çarşamba, Ağustos 26, 2009

Medyada Kirlenmek Güzeldir...

Bu yazı " Özkök ve Dumanlı'ya Bir Öneri" yazısından önce yazılmıştır. Bazı düzeltmeler nedeniyle yeni yayınlanmıştır.


Memleketimizdeki gazeteci köşerlerin şu an da en çok ilgilendiği konulardan biri de şu Ertuğrul Özkök 'ün 26 Mayıs 2009 tarihli sayısında başlattığı sonra Ekrem Dumanlı'nın devam ettiği benim ifademle Medya Dersleri 2009. ( Benim 12 yıldır GSF'deki dersimin adı da "Medya Analizi" tesadüf mü acaba ? ) 
Özellikle Güneydoğu Açılımı konusunda ikisi de çözüm için ısrar ediyorlardı. İşte şimdi bu analizin tam zamanı diye düşünmüştüm. Zira, ilk kez Türkiyemizde güneydoğu açılımını tüm zorluklarına rağmen demoktratik ! bir platformda tartışılmaya başlandığı bir dönemin başındaydık. İki farklı düşünceyi temsil ettiğini düşünen iki genel yayın yönetmeni de bu konunun çözüme kavuşturulmasını istiyordu.


İki gazetenin toplam okur erişimi ve etkilediği kişiler düşünüldüğünde gelecek için güzel planlar yapmaya başlıyabilirdik. Gerçekten yıllardır düşündüğümüz ama bir masa etrafına toplandığımızda bir türlü söyleyemediğimiz şeyleri konuşmanın zamanı mıydı ? Medya çözümü ilk kez megolamani krizlerine rağmen istiyordu. Belki de artık, Avrupa ve Amerika seyahatlerinde sürekli itilip-kakılmaktan sıkılmışlardı. Ya da bu, başka bir olumsuz sonun başlangıcı olabilir miydi ? Konu tartışılmaya başlanmadan önce tüm medya (istisnalar kusura bakmasın) ortak bir akılda bir araya gelebilmişti. Buraya kadar olan gelişmeler hiçte şaşırtıcı değil di ama hükümetin somut girişimlerde bulunması, medyadaki suyun bulanmasına yetti. 


Bu yaklaşımı tetikleyen hükümetin, 12 gazeteci ile özel bir arama toplantısı yapması oldu. Toplantıya çağrılmayanlar, toplantının neden Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait bir yerde yapıldığından, çağrılan kişilerin özel durum analizlerine kadar herşeyi sadece olumsuzluk olarak sayıp döktüler. Aslında içerikten çok üslup konuşuyorlardı. Bu medyamızın megolamani hastalığının nüksettiğini gösteriyordu. Çünkü katılanların içinde neden çağrıldıklarına hala anlam veremeyenler ile çay bile içmeyenler bunu da önemli bir şeymiş gibi çıktığı TV programında söyleyenler vardı. Megolamanisi nüksedenin üslubu; şöyle bir açılım yapmazsanız onaylamam, okurlarıma söylemem, sizi de desteklemem, zaten bu konuda ciddi olduklarına inanmıyorum. Bu iş böyle çözüme kavuşturulamaz. İnandırıcı değil... Bana ne, bana ne işte... havasından başka bir şey değildir biliyorsunuz. 


Bu üslup, bu tür kriz veya yeni açılım dönemlerinde gündem saptırmaya kadar gider  hatırlarsanız.  Konu ülkenin bütünlüğü, geleceği, gelişmişliği gibi milli şeyler olsa da bizim bazı gazeteci ve köşerler için farketmez. Onlar her zaman, her şeye karşıdır, bunu da gazetecilik adına yaparlar haa !  Durumları biraz bizim "Çarşı herşeye karşı" havası "Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda ..."durumları değil yani. İşte medya, işte ülke, İşte...


Bir ülkede kalkınma, yenilenme ve değişimin önce medyadan başlanması gerekir. Çünkü kamuoyunun iletişim köprüsü medyadır. Bu nedenle " bir ülke ancak medyası kadar güçlüdür" sözümü bir kez daha tekrarlıyorum. Ama burada kastım hükümetin bir şekilde bu işe karışması değil, lütfen yanlış anlaşılmasın. Kastım, ülke kamuoyunu gerçekten temsil eden bir medyadan bahsediyorum. Okurların eğitim, bilgi ve entellektüellik seviyelerini sürekli yükselten bir medyadan. Ülke çıkarlarını herşeyin üstünde tutan, dürüst güvenilir, inançlara ve yaşam tarzlarına saygılı, meslek etiğine önem veren bir medyadan. Kendi çamaşırlarını kamuoyu önünde yıkama işini alışkanlık haline getirip, " kirlenmek güzeldir"  reklamına dönüştürmeyen medyadan. Tabiki çamaşırdır kirlenir ama bu çamaşırlar ... ile temizlenir mi bilmem. Gerisini artık siz tamamlayın lütfen. 


Bir gazetede bir köşerin ortalama işgaliyesi sayfanın 1/4'üne eşittir. Yani dört köşer bir sayfa yapar. Bu işi en az iki gün sürdürdükleri düşünülürse sadece dört gazetede İki Tam Sayfa demektir. Yani gazete başına hem de ön bölümünde yarım sayfa. Eminim böyle bir dönemde bu alanlara ülke yararına olacak daha önemli konular haber ve yorum olarak yazılabilir. Ne dersiniz ? Ya da bundan sonra genel yayın yönetmenleri uzman medya köşerleri belirlesin, sadece onlar yazsın bu tür yazıları. Bakalım kaç kişi tıklayacak onları ? 


Ya da lütfen bir an önce ya tasviye olun, ya sevin veya terkedin de kalanların gazeteceliğini görelim. Değil mi ? 


Not: İlgilenenler için "... olacak gazeteciler" konusunda bazı ünlü köşerlerimizin ilk günden yazdıkları yazılarının linkleri var. 

19.8.2009 Mehmet Barlas'ın yazısı/Sabah
19.8.2009 Serdar Turgut'un yazısı/Aksam
http://www.superpoligon.com/haber/11827

22.8.2009 Reha Muhtar'ın yazısı / Vatan

22.8.2009 Mehmet Barlas'ın yazısı /Sabah

Hiç yorum yok: