Pazartesi, Aralık 26, 2005

BJK'nın Başkanı ve Taraftarı Olmak...

Ülkemizin ilk spor kulubü olarak 1903 yılında kurulan ve logosunda Türk bayrağı taşıyan bir takımın başkanı ve taraftarı nasıl olunur veya nasıl ol-un-malıdır ? Bu soru, siyah beyaz renklere karşılıksız gönül vermiş benim gibi binlerce taraftarı şu sıralar malesef kara kara düşündürüyor.
Malesef diyorum çünkü böyle bir soru, ne Beşiktaş ne de başka bir kulübün taraftarının gündeminde olmamalı. Bir taraftar, yani taraflı ve duygusal biri için oldukça zor bir durum. Ama Beşiktaş'ın yarınları için bu soruların cevabını Beşiktaş'lılar bugünlerde vermek zorunda.

Çünkü üç haneli milyon dolara yaklaşan borcu nedeniyle kimsenin sesi çıkarmadığı ve sorumluluk almadığı bu kulübün, önümüzdeki seçim döneminde sorumluluğunu kim, hangi yönetimle ve hangi şartlarda alır ? Beşiktaş gibi bir kulübün bugünlere gelebileceğinin hesabını yapamayan aklı evvel bir yönetimden seçim dönemine kadar daha nasıl bir hizmet beklenir ?
Takımın bütün futbolcularını, kendilerine öz güvenlerini kaybetmişler ve heyecansızlar diye satışa çıkaran böyle bir yönetimin takımı gençleştirme ve yarınları kurtarma operasyonunu başaracağına nasıl inanılır ? Kendi aldığı yerli ve yabancı futbolcuları bu açıklamalarından sonra kim, kaça ve niye alır ? Satışlarından elde edilecek rakamlarla ne kadarlık açık kapatılır ?

Peki bu yönetim heyecansız ve özgüven problemi olan futbolcuları niye aldı ? Kimler bu futbolcuların alınmasında aracılık yaptı ? Bu kadar borç zihinsel problemi olan futbolcuları alarak mı yapıldı ? Bu futbolcuların sağlık kontrolünde hangi doktorlar bulundu ? Yok eğer bunlar futbolcularla ilgili değilse, bu takımı ve futbolcuları kim-ler bu hale getirdi ? Ya da herşeyi müşteri yani markaya duygusal olarak bağlanmış ve cebindeki son parası ile maça giden, lisanslı ürünlerini alan sadık müşterisi olan taraftar mı yaptı ?
Sporun yeni kuralları, artık ekonomik olarak güçlü ve alacakları borçlarının üzerindeki kulüplere göre düzenleniyor. Bu, böyle bir Beşiktaş için avantaj mı yoksa tehdit mi ?
Tribün-saha mesafesini başka bir güzide kulübümüzün yönetimini (Avrupa da benzerleri varmış ) örnek alarak, seyircinin futbolcunun yüzüne tükürme mesafesinde yapan bir yönetimin, asayişi sağlamaya çalışan emniyet mensuplarına bile saldıran, bela ile başlayıp ağzından çıkan ama kulağın duymadığı küfürleri tezahurat diyen eden bir gruba sahip olması normal değil mi ?
Evet, logosunda Türk bayrağı taşıyan bir spor kulübünün başkanı ve taraftarı nasıl olunur veya nasıl ol-un-malıdır ? Bu soruyu sadece ben cevaplıyacak olsam belki de bu yazıyı yazmak yerine, Beşiktaş'a ait sahip olduğun herşeyi (kartları, bayrakları, rozetleri, formaları ...) götürüp İnönü Stadı'nın Şeref Tribünü kapısına, üzerine "Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün Bugünkü Başkanlığı'na saygılarımla" yazılı küçük bir not ile çözebilirdim. Ama sevgili babamın bizlere Beşiktaş'ı anlattığı o ilk günden beri gönül verdiğimiz bu renkleri ben de çocuklarıma, yiğenime, babaları ve anneleri diğer takımları tutan çocuklara anlattım, anlattık. Onların hepsi şimdi birer Beşiktaş taraftarı ve geleceğe umutla bakmaları gerekiyor. Bu nedenle onların zamanındaki büyük Beşiktaş hedefi için bu yazıyı yazmam gerekiyordu.
Dün ülkesinin gururu olarak herkese örnek olan bir spor kulübünün bugün mensubu olmak gerçekten zor. Basketbol ve Voleybol'daki başarılı gidişe sevinemiyor bile insan. Son iki sezondur kulübün kasasından yaptığı fütursuz ve hesapsız harcamalarla medyanın başarılı dediği hemen hemen herkesi transfer eden ve şimdi de hepsini satışa çıkardığını söyleyerek tarihe geçen bir başkan ve yönetimi için daha ne söylenebilir.
Her zaman " insanlar hak ettikleri gibi yönetilirler" sözüne inanan biri olarak, sen bizim için hayırlısı neyse onu ver Allahım diyorum sadece. Çünkü hiç kimse sevdiği, taraftarı olduğu bir kulübü isteyerek bu hale getirmez. Dün söylediği ve yaptığı ile bugün söylediği ve yaptığı arasında bu kadar fark olmaz. Ya bu işi veya sevginin o herşeyi yok edebilen gücünü bilmeyen biri-leri bunları yapabilir. Ben de bugünkü yönetimi artık acımasızca eleştiriyorum. Ama benimki rahatlamak için değil. Birileri çıksa da bizde elimizden gelen her türlü desteği versek, çok çalışsak, gelişsek, eksiklerimizi tamamlasak,değişsek ve daha çabuk atlatsak bu dönemi diye. Evet böyle bir markanın gerçek sahibi olan taraftarları olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bu ülkenin medyası, taraflı yazarları böyle yazdıkça, söyledikçe ve oynattıkça belki daha da zor günler var bizi bekleyen. Ama dedim ya işte, taraftar ne kadar belli etmese de taraflı ve duygusal olur yoksa taraftar değil tarafsız olur, yani yok olur. Onunda bizimle ve bu yazıyla bir ilgisi olmaz.

Meraklısı için not: Bir ülkenin medyası sadece başka ülkelere karşı taraflıdır, yani kendi ülkesi tarafındadır.

Hiç yorum yok: