Pazar, Ekim 04, 2009

Kariyer Planlamada HPY Dönemi...


İnsanoğlunun doğum ve ölümü arasındaki süreci Hz.Mevlana " hamdım, piştim, yandım " (HPY) diye açıklıyor. Zira bu, yönetim bilimleri ve insan kaynakları yönetimi için temel ilke kabul edilecek kadar önemli bir söz. Kariyer planlamamızı hangi dönemlere göre yapılmalıyızdan, kimlerden danışmanlık almalıyıza kadar birçok sorunun cevabı sadece üç kelime. Ama içinde barındırdığı muhteşem strateji ile bir seminer konusu.  Yaklaşık 800 yıllık bu sözü Mevlana'nın insanlara en faydalı olduğu zaman aralığında yani  "yandım" dediği dönemde söylemesi ise ayrıca önemli.
Oysa insan, en çok bilgiye ve tecrübeye sahip olduğu bir dönemde emekli oluyor. Böyle bir dönemde o insandan nasıl faydalanmanız gerektiğini bulmak ise bize kalıyor. Biz diyorum, çünkü böyle bir tecrübeye en çok biz gereksinim duyuyoruz. Çünkü onun tecrübe ettiği bir çok şeyi yaşayarak öğreniyoruz. Bunun anlamı, maliyeti oldukça yüksek bir zaman kaybı ve belki de başarısızlık. Bir yönetici olarak tekrar düşünelim ve bu üç kelime ile kariyer planlamamızı yeniden gözden geçirelim isterseniz.
İnsanın kendi kariyer planlamasını "hamdım, piştim, yandım" diye üç döneme göre yapması gerekir. Hamdım, ergenlikten eğitim hayatımızın bittiği güne kadar devam eden dönem. Piştim, iş hayatımızda geçen dönem. Yandım ise emekli olduğumuz günden son nefesimize kadar geçen dönemdir.
Bu nedenle akıl yaşımız beden yaşımızdan hep daha gençtir ve insan vücudu yaşlanırken aklı gençleşir. Çünkü çok fazla bilgi ve tecrübe yüklüdür. Yani üretim yapacak malzemesi çoktur ve çalışma kapasitesi de haliyle çok yüksektir. Aklın en verimli çalıştığı, çalıştırıldığı dönemdir. Belki de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamanın sırrı da buradadır. Yaşadığımız her anın kendimize ve çevremize bir faydasının olması gerekir. Fayda sağlayamadığınız zaman zarar vermeye başlarız. Arası yoktur. Zarar vermemek için fayda sağlamaya "O an" a kadar devam etmek gerekir. Çünkü dünya isimli bu gezegende ve evrende en mükemmel yaratılan varlık insanoğludur. En azından, uzaylı diye isimlendirdiğimiz canlılarla tanışıp bir karşılaştırma yapıncaya kadar.
İnsanı yandım dediği dönemde emekliye ayırırken tamamen kendi başına bırakmamak gerekir. Başarılı bir insanı bu dönemde tamamen kendini dinlemeye ve geçmişte yapamadıklarını yapmaya bırakarak ona ve kendimize iyilik değil haksızlık yaparız. Bunu anlamak için onun yaşına kadar bekleyecek zamanımız olduğunu sanmıyorum. Burada o kişiden günden 8, ayda 176 saat faydalanmaktan bahsetmiyorum. Zaten buna vücud yaşı müsade etmez. Bunu bilen akılda zaten ona göre planlama yapar. Daha önce örneğin dört saat ayırdığı bir işi bir saatte sonuçlandırır. Ya da üzerinde bir aydır çalıştığınız ama hala çözemediğiniz bir işi  bir saatlik verimli bir toplantıyla çözer. Çok dinlemesi az konuşması bundandır. Yandım,  insanın en verimli ve maliyetinin en yüksek olduğu dönemdir. Danışmanlık bu nedenle pahalı ama sizi farklılaştırarak rekabette öne geçirecek özel bir hizmettir.
Nüfusunun yüzde kırkbeşi  25 yaş altı olan bir ülkeyi bekleyen en büyük tehlikede de burada başlar. Genç bir vücut ve kapasite kullanımı düşük bir akıl ile yaşlanmış ama kapasite kullanımı yüksek ve dinamik bir aklın swot analizini tekrar yapmak zorundayız. Yirmibirinci yüzyılda ekonomisi en hızlı büyüyen ülkelerden biriyiz. Ülkemize yapılan yatırım her geçen gün artıyor. Bununla da övünüyoruz. Peki yatırım yapanlar kimler ? Ekonomisi güçlü, nüfusu yaşlı ülkeler. Yatırım kararını alan firmaların üst yönetim ve danışmanlarının yaş ortalaması kaç ? Peki biz, yıllar sonra ilk kez IMF'ye ihtiyaç duymadığımızı söylediğimiz bu dönemde kazandıklarımızla ne yapıyoruz ?  Geçmişte maddi nedenlerle çözemediğimiz sorunlarımızı çözüyoruz. Başka ?
Dünyanın en uzun hüküm sürmüş imparatorluğunun genç bir Cumhuriyetiz. Katıldığımız savaşlarda yitirdiğimiz insanlarımızın yaş ortalamasına bakıp, bugün neden hala bu kadar genç kaldığımıza bizim dışımızda kimse şaşırmıyor. Tabiki çoğalmaya devam etmeliyiz. Global dünyada artık sınırların bir önemi yok. Yaşlanan Avrupa'nın ise gençlere ihtiyacı var. Gelecekte güçlü bir Türkiye istiyorsak "Hamdım, Piştim,Yandım" dönemi kariyer planlamasını baştan iyi yapmalıyız. Kariyerinde yandım döneminde olan değerlerimizi bulmalı ve onlardan daha fazla nasıl yararlanacağımızı araştırmalıyız.
Ama burada işimizin kolay değil. Çünkü Yandım dönemi kuşağı önceki dönemde aktif görevinden süresinde ayrılmadı. Biz de hala piştiğimiz için demek ki onların nasıl aktif görevden danışmanlığa geçeceğini planlayamadık, uygulayamadık.
Bunu kendimiz, firmamız, bölgemiz ve ülkemiz için yapmalıyız. Artık danışmanlık dönemine neden geçiş yapılamıyor diye değil, neden bu kadar başarılı emekli insan kaynağımızı verimli kullanmıyoruz diye düşünmeliyiz. Buna zaman kaybı değil, yatırım olarak bakmalıyız. Birinin bizim yerimize bu planlamayı ve araştırmayı yapmasını bekleyemeyiz. Kim geleceğini başka birinin yönlendirmesini ister ? Bunu şimdi yapmalıyız. Doğru ve verimli danışmanları bulmalı, kullanmalı ve rekabette öne geçmeliyiz. Çünkü yarın, farklı değil bugün planlamadığımız geleceği yaşayacağız.
Danışmana danıştım ama bugün çok farklı. Hem görüşlerine de katılmıyorum diyerek ve önerdiğini daha uygulamadan, sonuçlarını görmeden ve değerlendirmeden karar vermemeliyiz.  Teknoloji, tüketim alışkanlıkları ve rekabet değişsede bu çözüm yolları da aynı hızla değişiyor demek değildir. Günlük kaç kelime ile konuşup karar verdiğimizi tekrar bir sayın isterseniz.
Hamdım, Piştim, Yandım sözünü düz okumaya devam etmeden Jack Welsh ve Peter Kotler, Tom Peters gibi insanların neden hala büyük şirketlerin çalışmak istediği danışmanlar olduğunu tekrar düşünelim. Yönetime geldiğiniz de en az bizden öncekiler kadar sürede aktif kalmayı hedeflerseniz çok değerli olmak yerine ucuzlar ve sonunda da  bugün olduğu gibi ancak  bizden sonraki nesle latife  oluruz. Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olurmuş deyişi bizim atasözümüz unutmayın...Koca bir yaşam, inanılmaz bilgi, tecrübe ve verimli çalışan bir akıl sadece sohbetlere meze olmamalı.

Hiç yorum yok: